Islak alanlar, sonraki bakımlarımıza hazırlanmamıza yardımcı olduğu gibi spa yolculuğumuzdan en yüksek etkiyi elde etmemize de katkı sağlar. Bunun için ise öncelikle bu alanlardan nasıl faydalanacağımızı iyi bilmemiz değerli...
Spa ziyaretimiz ister derinlemesine bir vücut bakım ritüeli, ister gençleştirici bir yüz bakımı için olsun, ıslak alanlar şüphesiz Spa deneyimlerimizin benzersiz eşlikçileridir. Hatta yalnızca bu alanları kullanarak, tazeleyici ve bize özgü bir ritüel yaratmamıza bile imkân verirler. Fakat her güzel şey gibi, ıslak alanlar da “fazlası zarar” sayılabilen dinamikler. O nedenle belirli kurallara tabi olarak değerlendirilmeliler.
Peki bu kurallar tam olarak nedir? Gelin, aşağıda birlikte bakalım…
Islak alan türleri, en sade yaklaşımla sıcak ve soğuk alanlar şeklinde ayrılabilir. Ancak Spaların türlerine ve konseptlerine göre değişen sıcaklık ve nem oranlarında ve çeşitli mineraller, şifalı bitkiler ve esansiyel yağlar gibi destekçiler eşliğinde, çok geniş bir yelpazede sunulurlar. Öyle ki günümüz Spalarında, kuru ısının başlıca örneklerinden Fin saunalarını kurutulmuş bitkilerle; laconium’u portakal ve gül gibi aromalarla ya da geleneksel buhar odasını thalassotherapy unsurları ile deneyimlemeniz oldukça mümkün…
Sıcak alanlara Türk ve Fas hamamları, onsen, sanarium, caldarium, jakuziler ve hot tub’lar ve kimi Spada rastlayabileceğiniz Rasul banyoları gibi alanlar da ek olarak örnek verilebilir. Soğuk alanlar ise genellikle buz odası (ice grotto), buz çeşmesi, İsveç banyoları, deneyim duşları, soğuk dalma havuzları gibi canlandırıcı alanları içerir. Suyun şifasını merkezine alan Spa merkezlerinde, ortalama 32-37C civarında sıcaklıklara sahip sonsuzluk havuzları, Watsu, Thalasso gibi terapötik havuzlar, salt jakuzi, Kneipp ve canlılık havuzları gibi hidroterapi tesislerinden biri veya birkaçı da yer alabilir.
Spanızda ıslak alan köşesi olsun ya da olmasın, vücut ısınızı dengeleyen ve dingin atmosferleri ile es vermenize vesile olan dinlenme alanları mutlaka bulunur. Roma kültüründen esinlenen sıcak seramik yataklar (tepidarium), özünüzle baş başa kalabileceğiniz uyku kapsülleri, yemyeşil bahçelerde, havuz veya ateş başında uzanan koltuklar ve akan suyun ezgileriyle dinlenebileceğiniz mağara odaları, bunların en güzel emsallerinden.
Hazırlığınıza Değer Verin
Islak alan kullanımının ilk kuralı, Spaya yaklaşık iki saat önceden yemeyi ve 24 saat önce alkolü ve kahveyi bırakmış olarak gitmemizdir. Aksi halde kan dolaşımımız dengelenmekte zorlanabilir, bu da bakım ve terapimizden maksimum etkiyi elde etmemizi güçleştirir. Islak alan kullanımınızda tüketebileceğiniz besinler için “Spa Bakımınız Öncesinde, Süresince ve Sonrasında Neler Tüketebilirsiniz?” adlı yazımıza bakabilirsiniz.
Islak alanları kullanmadan önce sağlık durumlarınızı terapistinize net şekilde iletmeniz de, risklerden korunmanız açısından kıymetlidir. Hamileyseniz ya da açık yaralarınız, kalp, dolaşım veya tansiyon sorunlarınız varsa doktorunuzdan onay almanız da büyük önem taşır.
Kullanım Sırasına Dikkat Edin
Islak alan kullanımında en değerli kural, bunları artan ısı ve nem derecelerine göre, kademeli bir şekilde deneyimlememiz. Ve deneyimimizi mutlaka vücut sıcaklığımıza yakın bir sıcak alan adımıyla başlatmamız...
Spa yolculuğumuzda öncelikle, yaşam tarzımızın neden olduğu stres ve ağrılardan gerilmiş olan bedenimizi ve zihnimizi rahatlatmamız gerekir. Ve bize bu rahatlamayı damarlarımızı genişleterek vücudumuzda kan ve besin akışını hızlandıran ve düşüncelerimizi yatıştıran sıcak alanlar sağlayabilir. Doğrudan soğuk alanlardan başlamaksa, damarlarımızı daha da daraltıp dolaşımımızı yavaşlatacağından ağrılarımızı artırır, bağışıklığımızı zorlar ve üşümenin verdiği güvensizlikle bizi daha da stresli bir ruh haline sürükler.
Elbette bu, derhal 100ºC sıcaklıktaki bir alana dalmanız anlamına da gelmiyor. Aksine böyle bir başlangıç, aniden artan ısıyla bedeninizi şoka uğratabilir. Bu da birden hızlanan dolaşımınızın etkisiyle yoğun baş ağrılarına, baş dönmelerine ve bayılmalara sebep olabilir.
Kullanım Süresini Göz Önünde Bulundurun
Islak alan adımlarımız kadar, bu alanlardan ne kadar süreyle faydalandığımıza da dikkat etmeliyiz. Bedenimizin artan sıcaklığa alışması için 40ºC civarından başlayarak 100ºC’ye kadar uzanan aşamalı adımlarımızda, sıcak alanlarda her seferinde maksimum 15-20 dakika kadar kalmalıyız. Çünkü kullanımda aşırıya kaçmak dehidrasyon ve bulantıya, hatta organlarımızın çökmesine davetiye çıkarabilir.
Soğuk alanları ise, derecelerine tabi olarak 15 saniye ile 2-5 dakika gibi kısa sürelerle kullanmalıyız. Bu alanlar kan basıncımızı yükselteceği için, gereğinden uzun kullanım kramplara, hipotermiye ve kalp ritim bozukluklarına yol açabilir.
Doktorunuzun ve terapistinizin onayına, keza terapinizin kapsamına bağlı olarak, ılık nitelikteki terapötik havuzları da ortalama 10 ile 30 dakika civarında kullanabilirsiniz.
Sıcak ve Soğuk Dengesini Koruyun
Sağlık için dönüşümlü sıcak ve soğuk terapi uygulamasının antik Kelt uygarlığına kadar uzandığını biliyor muydunuz?
Sıcak alanları ideal süreyle kullandığımızda kaslarımız rahatlayıp esnemeye başlar, lenfatik dolaşımımız iltihap, yağ fazlalıkları ve toksinlerden arınmak için stimüle olur ve artan mutluluk hormonu salgısıyla zihnimiz ve ruhumuz iyileşir. Soğuk alanlar da açığa çıkmış bu atıklardan arınmamızı hızlandırır, adrenalin ve norepinefrin gibi nörokimyasalları tetikleyerek odağımızı güçlendirir, açılmış ve arınmış gözeneklerimizi kapatır ve kas-iskelet sistemimizi uyandırır. Bu alanların dönüşümlü kullanımı ise anılan faydaları pekiştirir. Böylece ağrılarımız hafifler, cildimizi güzelleşir, kortizol seviyemiz düşerken dopamin seviyelerimiz yükselir ve wellbeing hissiyatımız güçlenir.
Bu alanlardan dengeli biçimde, yani çok ani ısı değişimlerine yol açmadan sıcak-soğuk-sıcak geçişleriyle yararlanmanızın ve aralarda mutlaka kendinize dinlenme anları yaratmanın, optimum sağlığınız için gerekli olduğunu da belirtmek isteriz.
Dinlenme Anlarınıza Özen Gösterin
Dinlenme alanları, normal vücut sıcaklığımıza yakın bir ortamda loş bir aydınlatma, sakinleştirici renk unsurları, doğa seslerini ya da ritmik ezgileri içeren müzikler eşliğinde bizi derin huzur anlarıyla buluşturur. Spalar bu nadide bölümleri en az 20 dakika süreyle, ıslak alanlar arasında geçiş yaparken ya da hidroterapi ve sıcak terapiler gibi bakımlarımız sonrasında değerlendirmemizi tavsiye eder. Dinlenme zamanlarımız, hem dehidrasyonumuzu telafi etmemize, hem bedenimizin kendini onarmasına izin vermemize, hem de sakin bir ruh halinde kalabilmemize vesile olur.
Hidrasyon Kazanmayı Hatırlayın
Islak alan adımlarımıza başlamadan önce, alan geçişlerimiz arasında ve deneyimimiz sonrasında mutlaka az ama sık yudumlarla su ve spa suyu, bitki çayları gibi faydalı sıvılar almalıyız. Çünkü sıcak alanlarda detoks sürecine giren metabolizmamız soğuk alanlarda bu toksinlerle birlikte beden sıvılarımızı da dışarı atar. Vücudumuzun %60’ının sudan oluştuğunu ve bunun üçte ikisinin hücrelerimizde bulunduğunu düşünürsek, sıvı kaybımızı düzenli olarak telafi etmemiz, en az %80’i sudan oluşan kalbimiz ve beynimiz de dahil, bedensel işlevlerimiz için fazlasıyla hayati...O yüzden de dinlenme alanlarında Spalar bizlere meyve ve kuruyemiş tarzı hafif atıştırmalıklar eşliğinde, su ve genellikle spa suyu veya bitki çayları ikram eder.
Kısacası ıslak alanları kullanırken sıcak ve soğuk dengesine, ısı ve nem aşamasına ve kendinize dinlenme anları vermeye dikkat etmeniz, sağlıklı bir şekilde arınmanızda, bedensel ve ruhsal dengeye ulaşmanızda size anlamlı katkılar sunabilir. Tabi sağlık durumunuza ve Spa’nın kendi kurallarına da özen göstermeniz kaydıyla.
Her biri daha dengeli ve sağlıklı bir yaşam tarzına kavuşmanıza vesile olan Spa dinamikleri hakkında daha fazla içerik için Spatopia’yı takip etmeye devam edin…
Yedi çakra, varlığımızın enerji senfonisine özgünce hayat veren yedi enstrüman… Denge, canlılık ve...
Devamını OkuAyurveda, her birimizin parmak izi gibi eşsiz bir enerji dengesine sahip olduğunu savunan, bütünsel bir kadim...
Devamını OkuGençlik yıllarında güçlü bir ‘wellbeing’ duygusu...
Devamını Oku