Doğanın tonlarını görmek, geniş bir alana yayılan ağaçların gölgesinde yürümek ve uçsuz bucaksız maviliğe bakarak stresten arınmak huzur veren temel eylemlerimizden değil midir?
İnsanlığın varoluşundan bu yana doğa ile içgüdüsel olarak bir bağlantı içindeyiz. Çağlar boyunca yaşanan değişimler, kentleşme ve teknoloji bizleri zaman zaman doğaya minnet duymaktan alıkoysa da aslında hepimiz ilk fırsatta doğaya ve doğanın ruhunu hissettiren mekanlara yönelmekten kendimizi alamıyoruz. Peki, bunu mümkün kılan biyofilik tasarım nedir? SPA kültüründe nasıl bir yeri var?
Doğayla hissettiğimiz biyolojik yakınlık, “bio’’ (yaşam) ve “philia’’ (sevgi) kelimelerinin birleşiminden türeyen biyofili kavramını doğuruyor. Doğadan ilham alan ve yaşam alanlarında, kentin öne çıkan noktalarında gözlemlenen biyofilik tasarım, tüm dünyada mimari ve dekorasyon açısından etkileyici yenilikleri beraberinde getiriyor. Farklı coğrafyalarda biyofilik tasarım benimsenerek yaratılmış işyerleri, yaşam merkezleri, konut projeleri, anaokulları ve restoranlar bulunuyor. Doğanın yaraları saran gücünden hastaneler de ilham alıyor; tıpkı Singapur’daki Khoo Teck Puat Hospital gibi…
Uzun yıllardır, doğanın mucizesini kanıtlamak üzere bilim insanları farklı araştırmalar üzerinde çalışıyor. TIME’da yayınlanan bir makale, İngiltere’deki Exeter Üniversitesi Avrupa Çevre ve İnsan Sağlığı Merkezi’nde araştırma görevlisi olan Sarah Bell’in bu noktada bakış açısını ortaya koyuyor. Bell, araştırmaların insanların doğayla evrimsel bir bağlantısı olduğu ve yeşil alanların onlara çocukluk deneyimlerini hatırlattığı için haz verdiği sonucuna ulaştığını aktarıyor. Çocukluğunuzda keyifli oyunlar ve lezzetli tatlarla geçen piknik anılarının hala zihninizde tazeliğini koruduğuna eminiz.
Özellikle yıllar geçtikçe artan çevre bilinci, yaşam arayışlarımızda bu farkındalığı stresten arınma ile de birleştirerek daha da güçlendiriyor. Doğayla olan yakın ilişkimiz, doğanın hissettirdiği sessizlik ve kucaklama hissi, kendimize de ayna tutmamıza destek oluyor. Böylece bütünsel huzur ihtiyaçlarında da biyofilik tasarımların etkisi ön plana çıkıyor. Biyofilik tasarım, Wellbeing kültürünün ruh, beden ve zihin bütünlüğünü sağlayarak iyi olma halini destekleyen felsefesiyle kusursuz bir uyum yakalıyor. Bu uyum SPA merkezlerinde eşi benzeri olmayan bir deneyim yaşamak isteyenlere de ilham kaynağı oluyor.
Biyofilik tasarım, modern yapılarda doğayla ilişki kurma ihtiyacımızı karşılamayı amaçlayan çevresel unsurlara ihtiyaç duyar. Peki, doğa denildiğinde aklınıza ilk olarak hangi kelimeler geliyor? Ağaç, bitki, yeşil, nefes, sükunet, gölge ve ışık kelimelerinin doğayla iç içe geçmiş anımsatıcılar olduğu bir gerçek. İşte biyofilik tasarım da etkisini bu detaylarda saklıyor.
Biyofilik tasarımlarda, mekanların temiz hava akışını sağlaması ve bu konuda içinde bulunan kişilere güven vermesi en önemli faktörlerdendir. Bu durumda büyük ve kullanımı kolay pencereler, tavan pencereleri bu konuda en sık başvurulan destekçilerinden oluyor. Doğanın içinde temiz bir nefes imkanı bu şekilde vurgulanıyor.
En az hava akışı kadar önemli bir diğer detay ise ışık ve gölge. Güneşin doğuşundan batışına dek her bir açıda sağladığı ışık ve gölge, biyofilik tasarımda gözlemlenebilmesi gereken bir detay oluyor. Bu tasarımda gökyüzünü kucaklayan cephe konumlandırmaları bu nedenle büyük önem taşıyor. Pencerelerden yansıyan ışığın iç mekanı adeta kutsaması ve doğal ışığın verdiği mutluluk biyofilik tasarımı etkileyici kılan unsurlardan oluyor.
Doğa güven verir ve rahatlatır. Bu nedenle biyofilik tasarım detaylarında da doğadan yansıyan formlar etkili bir rol oynar. Kavisler, yuvarlak formlar, zaman zaman asimetrik yerleşimler, bitkiler, su havuzları veya su çeşmeleri doğanın kalbinden gelen karmaşıklığın içindeki düzeni yansıtıyor. Böylece biyofilik tasarım için tüm bu yardımcılar bir araya gelerek huzur veren mekanlara dönüşüyor.
Söz konusu ruha iyi gelmek olduğunda, biyofilik tasarımlar SPA kültüründe de yer bulmaya hak kazanıyor. SPA merkezleri, Feng Shui ve Vastu Shastra gibi felsefelerin yanı sıra biyofilik tasarımın iyileştirici gücünden de yararlanarak konuklara doğal bir ortamda kendi doğalarına yönelme imkanı sunuyor. Etkileyici atmosferleriyle kendinizi güvende ve huzurla iç içe hissedeceğiniz biyofilik tasarıma sahip SPA alanlarında bitkilerden, zihinsel ve ruhsal uyumu destekleyen doğal materyallerden, formlardan, ışıklardan, seslerden ve bunların stratejik yerleşiminden yararlanılıyor.
Doğadaki uyum ve kusursuzluğun sembolü altın orana göre yapılan yerleşimlerle daha çok ön plana çıkıyor. Zihni yatıştırıcı etkisiyle tekrarlayan kalıplar ve geometrik formlar, doğayı yansıtan renkler ve dokular, doğal aydınlatma ve havalandırma düzenleri, gerçek bitki ve çiçek yerleşimleri, aromatik kokular gibi en az beş duyuya hitap eden unsurlar biyofilik tasarımda oldukça sık kullanılıyor. SPA merkezlerinin dinginleştirici ve huzur verici atmosferinin yarattığı etkiyi güçlendirerek konukların bütünsel bir SPA ve Wellbeing deneyiminden çok daha fazlasını deneyimlemelerini sağlıyor.
Gün geçtikçe popülaritesi ve bütünsel şifaya katkısı büyük kitleler tarafından duyulan biyofilik tasarım trendi, farklı lokasyonlardaki önemli SPA merkezlerinde konuklarla buluşuyor. 2021’in sonlarında Maldivler’de açılan Joali Being de bunun en iddialı örneklerinden biri. Maldivler’in cennet doğasında biyofilik tasarım ilkeleri benimsenerek oluşturulan Joali Being, içsel yolculuğunda doğanın desteğini yanında hissetmek isteyen konuklarını ağırlıyor.
Bu yazımızda, doğanın mimariyle kucaklaştığı biyofilik tasarımın detaylarını sizlerle paylaştık. Biyofilik tasarımı oluşturan detayları incelerken, bu kültün Wellness dünyasında yarattığı yankıdan da söz ettik. SPA kültürüne ve SPA hizmetlerine dair daha fazla bilgi ve öneri için Spatopia’yı takip etmeye devam edin!
İtalya Dolomitlerinin kalbinde yer alan Alpin Panorama Hotel...
Devamını OkuBir Spa merkezine girdiğimizde, alanı sarmalayan yemyeşil,...
Devamını OkuBaşkent Tokyo’nun yoğun finans bölgesinde, çevresinden...
Devamını Oku