Yeni yılın başlangıcı, geçmişin artık “biz” olmayan kalıntılarına tamamen veda edip, hayat akışımızı özümüze uyan yöne çevirmek adına yeni kararlara açık olduğumuz zamandır…
Aralık ayında, özellikle de kış gündönümü gibi içsel enerjilere sahip günlerde ruhumuza dönüp kendimize ayna tuttuk, geçmişimize veda ettik ve özümüzü niyet ettiğimiz dönüşüme hazırladık. Şimdi, 2023’ün ilk ışıklarında tazelenmeye başlayan yaratıcı gücümüzle, önümüzde uzanan yıl boyunca bu niyetlerimizi benliğimize katmak için kararlar almaya hazırız.
Karar almakla beraber alınan kararı verimli şekilde uygulamaya koyabilmek her zaman mümkün olmuyor. Hayat akışımızdaki dış etkenler bir yana, kimi kararımız muğlak veya çok katı olduğundan, özümüzün gerçekliğini yansıtmadığından ve daha derin bir farkındalık gerektirdiğinden ertelenmeye, unutulmaya mahkûm olabiliyor.
O yüzden 2023’ün taptaze enerjisinden ilham alıp bize alan tanıyan, özümüze uyan, gerçekçi ve bütünsel kararlar almamız değerli. İşte bu kararlarımıza rehber olabilecek ve bizi daha sağlıklı kılabilecek bazı fikirler…
2022 yılı, acısıyla tatlısıyla sona erdi. Ve veda etme vaktimiz geldi. Almamız gereken dersleri, bünyemize katmak istediğimiz tecrübeleri alıp üzerine çizgi çekme vaktimiz… Geçmişe takılıp pişmanlıklara veya keşkelere odaklanmak ya da geleceğin kaygılarının zihnimizi meşgul etmesine izin vermek, şimdiki zamanı kaçırmamız demek olur.
Anda olmak basitçe şimdi burada olmak, sadece mevcutta olana ilgi duymak ve o anda hissettiğimiz duygulara odaklanmak anlamına geliyor. Söylemesi kolay gelebilir ama zihnimizin dağılmasına ne kadar sık izin verdiğimizi düşünürsek yapması bazen zorlayıcı olabilir. Çünkü geçmişi gözden geçirmek, geleceği araştırmak ve sevmediği gerçekliklerden hayal dünyasına kaçmak, zihnimizin en alışılageldik huyudur.
O nedenle her şeyden önce yıla, zihnimizin sesleriyle andan uzaklaştığımızı fark ettiğimizde, şimdiki zamana dönmeye çalışmakla başlayalım. Bu zihin durumunu çağırabilmek ve uzun süre bu durumda kalabilmek pratik gerektirir ama fark edişimiz, ana dönmemizi sağlayan ilk “kararımız” olur.
Beau Taplin’in de dediği gibi, “Önemli olan yılda bir kez aldığınız kararlar değil, her nefes alışınızda aldığınız kararlardır.”
Anda olma pratiği için zihnimizde konuşan sesleri tarafsızca dinleyeceğimiz zaman ve mekanlar yaratabiliriz. Teknolojik cihazlarımız gibi dikkat dağıtıcı tüm öğeleri bir süre kenara koyup sadece mevcut olabileceğimiz sakin bir ortamda meditasyon yapabilir, günlük tutabilir, doğada tek başına yürüyüşe çıkabiliriz. Ayrılamıyorsak bunu bulunduğumuz mekânda sessizliğe izin vererek de yapabiliriz. İhtiyacımız olan tek şey, dingin nefesler alıp kendimizi o anki halimizle nesnel şekilde dinlemeye odaklanmak. Geriye sadece şimdi ne hissediyor ve ne yapıyorsak o kaldığında, daha farkında ve huzurlu hissederiz. Bize o anda hitap eden tek bir şeye odaklanmamız günlerce, haftalarca benliğimizi rahatsız edecek her türlü stres verici sorunla zamanında başa çıkmamızı kolaylaştırır. En önemlisi de, kendimizi keşfetme yolculuğumuza eşlik eden, değerli bir içgörü kazanırız.
Artık birçoğumuz beden-zihin-ruh dengesinin sağlığımız için değerinin farkındayız. Bu dengeyi korumamızın en somut şekilde hissedilir araçları ise muhtemelen bedensel açılarımızdan geçiyor. Dolayısıyla belki de çoğumuzun yıl boyu planlarında bir şekilde yer tutan “zinde olmak”, bütünsel sağlığımız için de isabetli bir niyet. Fakat uygun olan bunu belirsiz ya da aşırı katı çerçevelerde değil, esnek, özgün varlığımıza uygun ve ‘yaşam tarzına dönüşebilir’ bir biçimde karara bağlamamız.
Beslenme düzeni: Zinde bir yıl geçirebilmek için işe öğünlerimize daha fazla sebze ve meyve eklemekle başlayabiliriz. Meyve ve sebzeler, C vitamini, folik asit ve omega yağları gibi fiziksel ve bilişsel işlevlerimizi destekleyen çok sayıda vitamin, mineral ve protein içerir. Bunu yaşam tarzına dönüştürmek için her hafta favori sebze ve meyvelerimizle smoothie denemeleri yapabiliriz. Her güne bir alfabe harfi verip o harfe ait bir sağlıklı yemeği öğünümüze dahil edebiliriz. Tarçın, zerdeçal gibi antioksidan deposu baharatlar ve baklagillerle lezzet deneyleri yapabiliriz. Günlerimizi yoğun kafeinli ve şekerli içecekler yerine, enerji verici bir bitki çayları ya da taze meyvelerle donanmış spa sularıyla taçlandırabiliriz. Atıştırmalıklarımızda taze veya kurutulmuş meyveler, chia ve keten tohumu gibi tohumlar ve fındık, badem gibi kuruyemişleri tercih edebiliriz.
İstikrarlı egzersiz: Egzersiz, kaslarımıza güç ve esneklik katmanın yanı sıra, bünyemizde mutluluk hormonu olarak adlandırılan endorfin ve seratonin gibi hormonları uyarır, bu da ruh halimizi ve refah duygumuzu iyileştirir. Egzersizi hayatımıza katmak için her günümüzü saatlerce spor salonunda geçirme gibi baskılayıcı kararlar almamıza gerek yok. Keza yürüyüş, yoga, yüzme, duvar tırmanışı, Uzak Doğu sporları gibi birçok aktivite bugün erişimimize açık. Önemli olan istikrarlı olmamız ve bize zorunluluk hissi yerine, neşe veren faaliyetlere odaklanmamız. Bunun için kısa vadeli, örneğin aylık programlar yapabiliriz. Böylece hem daha esnek ve dönüştürülebilir kararlar alıyor hem de özümüze hitap eden egzersizleri daha iyi tespit edebiliyor oluruz.
Es verme anları: Zindelik, dinginliği de gerektirir… Günümüzün bir kısmını dikkatimizi dağıtacak hiçbir şey olmadan sadece kendimiz için ayıralım. Balkonumuzda doğayı seyre dalarken bitki çayımızı yudumlayalım veya kısa bir bisiklet turuyla kendimizi rüzgâra bırakalım. Spaya giderek rahatlatıcı bir tüm vücut masajından veya suyun şifasıyla yenilenebileceğimiz hidroterapi bakımlarından faydalanalım. Günlük hayatın dramına ve stresine kapılmadan, akışımızdaki olumlu sadeliklere zaman tanıyalım.
Kaliteli uyku: Uyku, zihnimizin rahatlaması, hücrelerimizin yenilenmesi ve sağlığımızın korunması için en gerekli öğelerden. Dengeli beslenmeden ve düzenli egzersizden gerçek anlamda verim almamız için de kaliteli uykuya ihtiyacımız var. Bu nedenle mümkün olduğunca her gün tutarlı saatlerde yatmamız ve rahatça uykuya dalabilmemiz değerli. Eğer yatak odamız şu anda bize gerekli dingin atmosferi sağlamıyorsa odamızı dikkat dağıtıcı unsurlardan arındırıp sadeleştirmeye, dilediğimizde karanlık ve sessiz bir ortama dönüşecek bir hale getirmeye öncelik verebiliriz.
Hayatımızın koşturmacası bizi ister istemez, kronikleşmeye yüz tutan stres durumlarına sürükleyebiliyor. Örneğin bazen haftalarca uzun ve yorucu çalışma saatlerine hapsolabiliyoruz. Bu ise sağlıklı alışkanlıklarımıza rağmen dengemizin bozulmasına ve yalnız başına çözemeyeceğimiz fiziksel ve ruhsal rahatsızlıklara davetiye çıkarabiliyor.
Böyle durumlarla karşılaşmamak adına bu yıl, Spa yolculuklarına ve inzivalara daha çok alan tanımak için kararlar alabiliriz. Mesela her ay, donanımlı ıslak alanları, çok yönlü bakımları ve spa mutfağıyla tüm açılarımıza hitap eden Spa yolculuklarına çıkabiliriz. Hafta sonları bizi doğayla bir araya getiren, uyku düzeninden stres yönetimine, enerji tazelemeden detoksa birçok odaklı programla bütünsel şifa sunan inziva programlarına dahil olabiliriz. Spa yolculuklarında ve inzivalarda her şey zaten itinayla, nezaketle ve sadece bizim için planlanmış olacağından orada geçirdiğimiz zaman boyunca aklımızı yoran düşünceler, ruhumuzu rahatsız eden kaygılar geri planda kalır . Bu da tazelenmemiz ve hayatın stresli akışına karşı dik durabilmemiz için ihtiyaç duyduğumuz “zihinsel boşluğu” ve içsel gücümüzü teşvik eder.
Yeni yıl kararlarımızı belirlerken bunların öze yolculuğumuz açısından ne anlama geldiğini ve genel yaşam planımıza nasıl uyduğunu düşünmemiz de önem arz eder. Manevi değerlerle düşünmemiz, her an olumsuz hislerle bozulabilecek davranışsal kararlardan ziyade, yenilenmeye ve pozitif dönüşüme elverişli niyet ve eylemlerde bulunmamızın önünü açar.
Öz şefkat: Yeni yıl için uygulanabilir ve özümüze dönük kararlar almamız için her şeyden önce kendimizi görünüşten ruh durumuna kadar tüm kişisel varlığımızla kabul etmemiz gerekir. Belirttiğimiz gibi zihnimiz, geçmişte, günde ve gelecekteki olumsuzluklarımıza odaklanmaya daha meyilli. Ve bunu en çok, hatalar yaptığımızda ya da kendimizi kalıplara uyduramadığımızda içimizdeki benliğe kırıcı söylemleriyle dile getirmekte. Böyle zamanlarda ise bizi biz yapanın bu söylemler olmadığını, aksine bu sesleri toksik düşüncelerimizin yarattığımızı fark etmemiz değerli. O yüzden bu yılda, zihnimizde kendimize yönelik negatif sesleri her duyduğumuzda bilinçli şekilde kendimize bunları neden düşündüğümüzü ve bu sözleri sevdiklerimize söyleyip söylemeyeceğimizi soralım. Ki cevabımız çok büyük ihtimalle her seferinde “hayır” olacak. Ve en az sevdiklerimize gösterdiğimiz şefkati kendimize de hissetmemiz, doğuştan gelen öz şefkatimizi tekrar ortaya çıkaracak. Öz şefkati alışkanlık haline getirelim… Mükemmel olmadığımız gibi, olmak zorunda da değiliz. Hata yapmamız da her zaman olası. Böyle anlarda içimize şefkatle dönelim ve kendimizi affedip olumsuz düşüncelerimizi yararlı ve yapıcı eleştirilerle yeniden şekillendirelim. Kendimizi başarı ve hatalarımızla, aydınlık ve karanlık yönlerimizle, olduğumuz insan için sevelim. Her nefesimiz yeni bir şans ve dileğimiz buysa her zaman daha iyisini yapabilir ve olabiliriz.
Şükran: Yılımıza manevi değer katmamız için hayatımıza pozitifliği davet edecek ufak şükran ritüelleri ekleyelim. Örneğin bir şükran günlüğü tutarak her gün minnettar olduğumuz üç şeyi kaleme alabiliriz. Bunların üzerinde düşünmemizi gerektiren, derin anlamları olmasına da gerek yok. Küçük ama neşe verici deneyimlerimiz günümüze sandığımızdan büyük değerler katabilir. Güneşin dingince batışını izlememiz, kahvemizin yanında gelen ikramın favorimiz olması, hatta betonlar arasından açan narin bir çiçeği görmemiz bile şükran duymamız için yeterli.
Nezaket: Nasıl küçük anlardan şükran duyabiliyorsak yine küçük anlarda küçük nezaketlerle sevgiyi içimizin yanında, dışımıza da yansıtabiliriz. Bazen sadece gülümsememiz bile bizi memnuniyete yöneltebilir. Zaten nezaket ve şefkat duyguları özümüzden gelen ivmeler, keza bunu yaymak da… Bu yıl içerisinde mümkün olduğunca her gün kendimize ve çevremize nezaket yayan kararlarla hareket etmeye çalışalım. Bu sadece bizi değil, aynı zamanda çevremizi de iyileştirecek basit ama nitelikli dönüşümlere ışık tutabilir.
Bu yılda alacağımız kararların salt fiziksel davranışlarımızı değil, bütünsel varlığımızı dönüştürmesine izin verelim. Vazgeçilebilir hedeflere yaslanıp ne yapmak istediğimizden ziyade, hayatımızda kim olduğumuza ve olmak istediğimize odaklanalım.
2023’ün yenileyici ve cesaretlendirici ışığı, yıl boyunca bizimle olsun…
Yedi çakra, varlığımızın enerji senfonisine özgünce hayat veren yedi enstrüman… Denge, canlılık ve...
Devamını OkuAyurveda, her birimizin parmak izi gibi eşsiz bir enerji dengesine sahip olduğunu savunan, bütünsel bir kadim...
Devamını OkuGençlik yıllarında güçlü bir ‘wellbeing’ duygusu...
Devamını Oku