Eski çağlardan beri banyo ritüelleri Dünya’nın çeşitli bölgelerinde uygulanmakta ve farklı kültürel yaklaşımlarla ele alınmaktadır.
Bu ritüellerin SPA ile bağlantısı ise oldukça derin. Gelin bilinmeyen yönleriyle banyo ritüellerinin hikayesini birlikte keşfedelim.
Temizlik, arınma düşüncesi ve banyo kültürü, geçmişten günümüze gelinceye kadar farklılıklar gösterse de banyonun çağrıştırdığı algı ve oluşum amacı evrenseldir. Banyo mekanları, eski uygarlıkların ortaya çıkışından beri işlev olarak çeşitli şekillerde kullanılırken insanların dinlenme ve rahatlama ihtiyacı ile birlikte eğlenme ve sosyalleşme aktivitelerini de gerçekleştirdikleri alanlardı. Batı dillerinde ‘bain’, ‘bagno’, ‘bath’ sözcükleri, etimolojik olarak akmayan, durgun su içerisinde süregelen aktiviteleri ve mekanları açıklar. Türkçe’de ise yıkanma yeri anlamına gelen ‘hamam’ sözcüğünü bir nevi banyoya karşılık olarak görülebilir.
Eski dönemlerden beri banyo kültürü, medeniyetler arasında çeşitlilik göstermiştir. Doğu ve Batı’nın birbirinden farklı alışkanlıkları, günümüz banyo zevklerine zenginlik katmıştır. Anadolu uygarlıklarından Hitit Uygarlığı, Tunç Devri’nde materyal kültürünün öne çıkmasına yardımcı olmuştur. Devrin seramik formları arasında büyük boy süzgeçli kaplar, testiler ve çanaklar yıkanmak için kullanılırdı ve bu kaplar tanrıça figürleri ile süslenirdi. Antik Mısır’da su ile vücut temizliği oldukça önemli olduğu için Nil Nehri’nde yıkanmak kutsal kabul edilirdi. Çin ve Hint uygarlıklarında banyolar için tapınak tarzı özel odalar inşa edilirdi ve Avrupa’daki saraylarda oldukça ihtişamlı, herkesin ortak kullandığı oldukça görkemli banyolar bulunurdu. Japonlar ise savaş sonrası yaraları iyileştirmek ve yorgunluğu azaltmak için banyolardan faydalanırlardı.
Yunan ve Roma uygarlığında banyolar öncelikle toplu halde yaşayan insanların dinlenme ve eğlenme ihtiyacını karşılayan merkezler olarak tasarlanmıştır. Yıkanma kültürünü Yunanlardan ilham alan Romalılar, mevcut olan banyoları mükemmelleştirmekle kalmamış, bu lüks hamamlara ayrı bir zenginlik katmışlardır. Dönemin en iyi materyalleri kullanılarak hazırlanan hamamlarda musluklar altın ve gümüşten, duvarlar ise kıymetli mermerlerden oluşturulmuştur.
Banyolarda gösteriş ve ihtişama önem veren Romalılar, giriş bölümlerini de heykeller ile süslemişlerdir. Sınıfsal farklılıkların belirginliğine rağmen imparatorlar banyolarda halk ile birlikte yıkanmayı tercih ederdi çünkü Romalılar zamanında banyolarda herkes eşitti. Arınma, temizlenme, ruhu ve bedeni yeniden canlandırma hemen hemen her inanışta var olduğundan banyo ritüelleri, dinsel ve ruhani törenlerde de çeşitli versiyonlarıyla geniş çapta yer almıştır.
Orta Çağ Avrupası’nda, Haçlı seferlerine dayanan deneyimler üzerinden oluşturulan yeni bir banyo kültürü gelişmişti. Mısır, Yunan ve Romalıların kültüründe, saraylarda kadın ve erkek ayrımı olmayan, dev küvetlerin bulunduğu banyo odaları bulunurdu. Romalılar bu banyolara “lavatrina” adını vermişti. Soyluların misafirlerini karşılama şekli olarak sıcak bir banyo ikramında bulunması gibi bir nezaket kuralı vardı. Türkler de Doğu Roma’dan lüks banyoları devralmış ve hamam ritüellerinin temelini atmıştır.
Orta Çağ’da evlerde banyo yapma alışkanlığı eskiye göre azalmıştı ve bazı ülkelerde su yerine farklı materyaller tercih ediliyordu. Göl, dere ve nehir kenarlarında banyo yapma kültürü yeniden normalleşirken sıcak havuzlar ve bireysel kabinlerden oluşan banyolar da ortaya çıkmaya başladı.
“Sudan gelen sağlık” anlamına gelen SPA’nın çıkış noktasının Romalıların banyoyu ilk kez bir SPA deneyimi olarak gerçekleştirmesi olduğu düşünülmektedir. Zaman içerisinde de bu deneyimler bazı terapi felsefeleriyle zenginleştirilmeye başlandı.
Rahip Sebastian Kneipp, günümüzdeki SPA terapi felsefelerinin oluşturulmasına katkı sağlayan başlıca kişilerden biri olarak sayılır. Kneipp tarafından geliştirilen hidroterapi ve 5 elementin (su, hareket, sağlıklı beslenme, sağlıklı bitkiler, yaşam düzeni) bulunduğu bakım ritüeli, günümüz SPA & Wellness bakımlarına oldukça benzer noktalar içerir. Sıcak-soğuk su uygulamaları, otların katkıları ile birlikte metabolizmayı iyileştirir, özellikle spor gibi adrenalini yüksek bir aktivite yapıldıktan sonra kaslarda rahatlatıcı etki oluşturur ve romatizma şikayetlerine de tedavi edici etkiler sunar. Hidroterapi ve Talasoterapi, su ile yapılan bakımla rahatlatıcı bir gevşeme sağladığı ve stres azalttığı için günümüz SPA planının önemli bir parçası haline gelmiştir.
Kneipp’in uygulamalarının yanı sıra, Belçika’nın Lüttich bölgesinde tedaviye yönelik bir dinlenme yerinin bulunduğu ve bölgede sıcak su ile uygulanan kür banyolarının etkisi konuşulmaya başlandı. Ardından Lüttich, 18. ve 19. yüzyıllarda Avrupa’nın önde gelen banyo şehri oldu ve ziyaretçilerinin sağlık sorunlarının ele alındığı bir merkez halini aldı. Bu bölge, genellikle dolaşım problemleri, romatizma ve kansızlıktan şikayetçi olan hastalar tarafından tercih edildi. Günümüzde ise ağrı bakımları, eklem ve kas fonksiyonlarının tedavileri ve Arthritis gibi hastalıkları önleme ve tedavi amacıyla hidroterapi daha etkin bir şekilde kullanılıyor.
Kimi zaman tedavi kimi zaman da kendimizi daha iyi hissetmek için çeşitli SPA uygulamalarında faydalanıyoruz. Bu uygulamalarla ilişkisi bulunan ve eski zamanlardan günümüze kadar gelen banyo ritüellerinden bazılarını bu yazımızda sizin için derledik. Daha fazla içerik için Spatopia’yı takip etmeye devam edin’
Yedi çakra, varlığımızın enerji senfonisine özgünce hayat veren yedi enstrüman… Denge, canlılık ve...
Devamını OkuAyurveda, her birimizin parmak izi gibi eşsiz bir enerji dengesine sahip olduğunu savunan, bütünsel bir kadim...
Devamını OkuGençlik yıllarında güçlü bir ‘wellbeing’ duygusu...
Devamını Oku